Türk Eczacıları Birliği 42. Olağan Büyük Kongresi'nin Ardından
Kıymetli meslektaşlarım, geride bıraktığımız hafta sonu, çatı örgütümüz olan Türk Eczacıları Birliği'nin 42. Olağan Büyük Kongresi düzenlendi. Ankara Eczacı Odası olarak bizler de kongredeki yerimizi aldık. Başkanlık vazifesini yürüttüğüm Odamızı temsilen kürsüden meslektaşlarımıza seslendim. Yaptığım konuşmada hangi hususlara değindiğimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kıymetli meslektaşlarım,
Mesleğimiz, yakın zaman önce kooperatifleşme hareketine ömrünü adayan Ecz. Ali Ünal'ın aramızdan ayrılmasıyla çok şey kaybetmiştir. Ali ağabey, meslektaşlarımıza kooperatif bilinci aşılayarak çok şey katmış önemli bir şahsiyettir. Odamız adına kendisine rahmet, sevenlerine ise metanet dilerim.
Kıymetli meslektaşlarım,
Eczacılığın zaman içerisinde çözülen birçok sorunu olmakla birlikte güncelliğini koruyan sorunlarının olduğu bütün meslektaşlarımızın malumudur. Bu sorunlara örnek olarak, genç meslektaşlarımızın istihdamı, eczane kârlılıklarının azalması, uzmanlık kadrolarının yetersizliği, kamuda istihdam edilen meslektaşlarımızın özlük hakları, yeterli kamu alımının olmaması, meslektaşlarımızın basit rahatsızlıklarda hala ölçüm ve takip yapamaması gibi hususları gösterebiliriz. Bu ve benzeri birçok sorunun yanında bilinçsizce açılan Eczacılık Fakülteleri problemi ile karşı karşıyayız ki bize göre problemlerin en önemlisi budur. Hiçbir fizibilite çalışması yapılmadan, hangi amaçla açıldığı belirsizliğini koruyan bu fakülteler, ileride bugün çözülmesi mümkün olan sorunlarımızı kronik hale getirip çözülemez kılacaktır. Meslek örgütümüzün temsilcileri olarak bu durumu problemlerimiz arasında en önemli yere koymalı, güçlü bir irade ile "Dur" demeliyiz.
Kıymetli meslektaşlarım,
Eczacılığın çeşitli sorunlarından bahsederken özeleştiri yapmaktan da kaçınmamalıyız. Yerel yapılanma olan meslek odaları olarak hiçbir sorumluluğumuz yokmuş gibi öteden beri bütün suçu çatı örgütümüzün sırtına yüklemeye alışığız. Görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmeden başkalarını suçlamak, meslek birliğimize fayda sağlamaz. Bu tutumdan bir an evvel kurtulmalı, üzerimize düşenleri yerine getirerek merkezimizin elini hafifletmeliyiz. Aksi bir davranışın vicdanlı ve mantıklı olmamakla birlikte problemlerin azaltılmasına da katkı sunmayacağı aşikârdır.
Kıymetli meslektaşlarım,
Ankara Eczacı Odası olarak maalesef uzun yıllar boyunca Türk Eczacıları Birliği bünyesinde yer alamadık. Bize göre bu durum mesleğimiz adına büyük bir kayıptır. Geçmişe dönüp baktığımızda birliğimizde yer aldığımız zamanlarda ne büyük işler başardığımızı görüyoruz. Ankara Eczacı Odası’nın Türk Eczacılar Birliği’nde yer aldığı dönemlerde tepe örgütü daha güçlü, daha dinamik ve daha dirayetli bir duruş sergilemiştir. 1984-1991, 19995-2001 ve 2007-2010 yılları arasında TEB’in politikalarına nasıl yön verdiğimizi, eczacılar için nasıl önemli kazanımlar elde ettiğimizi, ne büyük işlere imza attığımızı hatırlayalım. Eşdeğer ilaç verilmesi hakkı, sürşarj hakkı, TEB Yardımlaşma Sandığı’nın kurulması, 2008’de zincir girişimine, mesleki kazanımlarımızın gaspına, ekonomik sorunlarımızın ağırlaşmasına karşı belki de bir meslek örgütünün bütün üyelerinin katıldığı Ankara’da düzenlediğimiz devasa miting ve daha niceleri Ankara Eczacı Odası’nın TEB’de etkin olduğu zamanlarda yapılmıştır. Saydığım bu örnekler Ankara Eczacı Odası’nın ne denli önemli bir etkiye sahip olduğunu en net şekilde göstermektedir.
Kıymetli meslektaşlarım,
Ankara Eczacı Odası’na talip olmak için yola çıktığımızda, gördüğümüz bazı eksiklikleri meslektaşlarımızla paylaşmıştık ve bir perspektif geliştirerek şöyle söylemiştik: “Ankara Eczacı Odası olarak meslek birliğimiz ve tepe örgütümüz olan Türk Eczacıları Birliği ile aynı şehirde bulunuyor olmamız bizim için büyük bir şanstır. Hâl böyleyken TEB ile talep ve kararlarımızın genel kabul görmesi yönünde sağlıklı bir ilişki kurulması, bu ilişkin geliştirilmesi ve muhafaza edilmesi gerekmektedir.” Tüm meslektaşlarımıza bu çerçevede bir mesaj vererek Ankara Eczacı Odası’nda bir değişim, Türk Eczacıları Birliği’nde ise güçlü bir temsiliyet sözü vermiştik. Bugün hem değişim hem de TEB'de temsiliyet vaadimizi gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Uzun yıllar boyunca Odamıza başkanlık yapmış Ecz. Oğuz Ekincioğlu'nun TEB 2. Başkanı olması Meslek Birliğimiz bünyesinde Ankara Eczacı Odası'nın fikirlerinin temsil edilmesi demektir.
Aslında bu temsiliyet misyonunu bizlere yükleyerek önce Ankara Eczacı Odası’nı yönetme yetkisini veren Ankaralı Eczacılarımız, sonra da tüm Türkiye’deki meslektaşlarımızdır. Misyonumuzu yerine getirmek için büyük bir çaba ve gayretle çalışacağımızdan hiçbir meslektaşımızın şüphesi olmasın.
Saygılarımla
ANKARA ECZACI ODASI BAŞKANI